|
|
|
|
f10 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
:) KARLI OYUN
New York'tan Los Angeles'e giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın aptal görünüşlü bir hanım yanyana oturuyorlar. Avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşca vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. Kabul görünce oyunu anlatıyor:
- Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz,sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim.
Ve ilk soruyu soruyor:
- Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?
Kadın tek söz soylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış. Soru sorma sırasi sarışına gelmiş:
- Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla aşağı inen sey nedir? Adam dakikalarca düşünmüş... Yanıtı bulamamış... Cüzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. Kadin parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-Cevap ne?
-Kadın tek kelime etmeden çantasını acmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış....
:) SENİN İÇİN
Becky ve Sam 50'nci evlilik yıldönümlerini kutluyorlardı.
Sam birden soruverdi:
"Sevgilim, bu elli yıl içinde beni hiç aldattın mı?.."
"O da nereden çıktı?" diye sinirlendi Becky..
"Cevabı da öğrenmek istemezsin herhalde ?.."
"İsterim" dedi Sam.. "Lütfen anlat, ne olur?.."
"Madem öyle" dedi Becky,
"Üç kez aldattım seni.."
"Üç kez öyle mi?.. Kimlerdi onlar?.."
"İlki" diye anlatmaya başladı Becky,
"Hani sen 30 yaşındaydın ve kendi diş kliniğini kurmak istiyordun ama hiçbir banka sana kredi açmıyordu. Sonra bir banka yöneticisi eve geldi, hiçbir şey sormadan tüm kağıtları imzaladı ve sen en modern araçları getirebildin."
"Ooo Becky.. Benim için kendini feda ettin ha.. Benim sevgili karım!.. Peki ikincisi.."
"Hani 50 yaşında felaket bir kalp krizi geçirmiştin.. Çok kritik bir bye-pass ameliyatı geçirmen gerekiyordu da, hiçbir doktor sana el süremiyordu.. Her an ölebilirdin. O sırada Dr. Bakey onca yoldan kalktı geldi. Ameliyatını yaptı, seni hayata döndürdü.."
"Ah benim sevgili karım.. Hayatımı kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin öyle mi?.. Hiç kimsenin böyle harika bir eşi olamaz. Böyle bir şey yapman beni ne kadar sevdiğini gösterir. Üçüncü peki?.."
"Hatırlıyor musun, yıllar önce Diş Hekimleri Odası Başkanı olmayı fena halde istiyordun ve 47 oyun eksikti?.."
:) SON SÖZ
Olum yatagindaki kadin kocasina sormus:
Bana soz ver ben oldukten sonra elbiselerimi evlenecegin kadina giydirmeyeceksin...
Adam da demis:
Sacmalama birincisi sen haftaya kalmaz iyilesirsin, ikincisi onun boyu seninkinden ufak elbiselerin ona olmaz...
:) BAKIŞ
Temel otobüse binmiş. Sormuşlar,
- Ne yaptın, pilet aldın mi?
- Piletci sankim pilet almamuşum gibi paga manali manali paktu.
- Peki sen ne yaptın?
- Pen de sankim pilet almişum gibi ona manali manali paktum.
:) SEMPATİK
Temel Cemal'e anlatıyormuş:
- Bi herif bana çok sempatiksiniz dedi.
- O ne demektir?
- Pek de pilmeyrum ama, her ihtimale karsi furdum oni.
:) DUYMASIN
Cemal ile Temel askerde beraber nöbet tutarlarken, komutanları bir bakmış
Cemalin elinde bir mektup, okuyor.
- N'apıyorsunuz, demiş.
Temel:
- Sevculumden mektup celdi. Okuma yazma pilmem, Cemal okuyo pağa.
- Peki Cemal'in kulaklarındaki pamuk ne?
Temel:
- Mektubu tuymasin diye....
:) GÖREV
Cemal çok kumarbazmış, bir gün kahvede ölmüş. Karısına anlatacaklar. Temel bu görevi üstlenmiş.
- Cemal kayıp, demiş Cemal'in karısına
- Cehennemin tipine citsun, demi? Cemalcin karısı.
Temel gayet sakin:
- Cittu, demiş.
:) FARK
Temel'e sormuşlar,
- Evli kadın ile dul kadın arasında ne fark vardur?
- Tul kadın kocasının nerede olduğuni piliy, evli kadın pilmiy.
:) HASAN
İri yarı bir adam kahveye girmiş.
- Hasan cimdur?
- Penum, demiş adamın biri.
Adam bu adamı bir güzel pataklamiş ve yüzünü gözünü kan içinde bırakmış.
Sonrada çekip gitmiş. Adam gittikten sonra dayak yiyen adam başlamış gülmeye. Kahvedekiler şaşırmış ve hemen sormuşlar:
- Ya o kadar dayak yedin, yüzün gözün kan içinde. Ne diye durmuş gülüyorsun simdi.
- Penum adim Hasan teğul Temel, nasıl kandurdum o enayi adamı ama....
:) MAZERET
Temel askerliğini yapıyormuş. Bölükte kırk ere izin vermişler. Geç kalırlarsa çadır hapsi var, ancak iyi bir mazeretleri olursa affedilecekler. Kırk kişiden otuz dokuzu da geç kalmış, hep ayni mazeret:
- Atla istasyona celeydum. At catladi, tren kaçtı, geç kaldum.
Derken kırkıncı da tamamlanmış, Temel'e sıra gelmiş.
- Senin de mi atin çatladı, diye sormuşlar.
- Hayır, demiş. Yoldaki otuz dokuz at leşini geçemedum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|