|
|
|
|
kh3 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
...... |
:) Ofis Kizlari
Is yasamimin ilk günlerinde çalistigim yerdeki kadin sayisini ve bunlardan kaçinin bana hitap ettigini yakindan takip ederdim. Ilk is tecrübemde de bayan is arkadasi bollugunu doyasiya yasadim. Sayilari yaklasik ikiyüz, ekiyüzelli olan yirmili yaslarda birbirinden güzel kizlarla ayni departmanda çalisiyordum. Burasi bir call-center'di ve telefonlarin basina güzel sesli huriler koyan yöneticilerimiz, gelismis bilgisayar aglarini bir kaç erkekadam'a teslim etmeyi yeglemislerdi.
Bu kadar kizin arasinda bir türlü üstesinden gelemedikleri bilgisayarlarindaki sorunlari bir kaç dokunusla halleden üniversiteli, zeki çevik ve esprili biri olmanin dayanilmaz hafifligini yasiyor, kendimi tahil ambarinda bir tavuk gibi hissediyordum. Yoksa tavuk ambarinda horoz mu demeliydim?
Her sey harikaydi. Daha ilk günlerden birini bulmustum bile. Birbirinden seksi kizlar arasinda, çiti piti, adi gibi sürekli gülen etrafa nese saçan Cimcime'mi seçmistim. Tiyatro oyuncusu olmak istiyordu ve bir gün senaryosunu benim yazacagim tek kisilik bir oyunla kendini ispatlayacakti.
Ama isyeri iliskileri pek benzemiyordu digerlerine. Çesitli sebeplerden dolayi olmasi gerekenden erken bitti.
Is yerlerinde iliskiler apayri bir yazi konusu hatta bir arastirma konusu bence. Benim anlatmak istedigim konu ise biraz daha farkli. Ben kadinlarla çalismaktan bahsetmek istiyorum. Zira az evvel anlattigima benzer bir kaç tecrübeden sonra is yerinde ask olmaz deyip, ofislerde hatun avini yasakladim kendime.
Artik onlar benim sevgili mesai arkadaslarim, idarecilerim ya da astlarimdi. Her türlü ayrimciligin karsinda olan biri olarak, cinsiyet ayrimciliginida dogru bulmuyor kadinlarla çalisiyor olmaktan herhangi bir rahatsizlik duymuyordum.
Ama bu harkulade yaratiklar zamanla bu fikrimi degistirmeyi basardilar. Artik yapacagim iste etrafimda ne kadar az disi olursa o kadar iyidir diyorum.
Neden mi?
Birincisi sabahlari günümü mahveden muhabbetleri(!) yüzünden. Sabah ise gelirken kendimi mümkün oldugunca pozitive etmeye çalisirim ve yollarda isine gitmekte olan insanlari gözlemler, necip milletimin nabzini tutmaya çalisirim. Bu gözlemlerden sonuçlar çikarir, herkesin mutlu olabilecegi, esit ve bariscil bir dünyaya giden yollar üzerinde düsünürüm. Bu düşüncelerle ofise giripte, ast üst ayirt etmeden direk hamam muhabbetine giren kadinlari, istemedende olsa, duyar duymaz sinirlerim gerilmeye baslar.
Nerde indirim var, zeytinyagli sarma kaç kalori içerir, Beyza (sevgili koordinatörümüzün kizi) Fransizcadan kaç aldi, Body bilmem ne mi daha çok yag yakiyor, yoksa bilmemnetör mü? Bu geyigi yapan bir kadina bir kaç saat sonra is begendirmek zorunda olmak dayanilmaz gerçekten.
Evet, üstlerden devam edelim. Bayan üstler konusunda aklima ilk gelen sey sizi asla dinlemedikleridir. Sizin susmanizi ve kafasindaki düsünceyi söylemek için sirasini bekliyorsa gerçekten sanslisinizdir. Genelde direk sözünüzü keserek anlatmaya baslarlar. Birde siz asla olmayacak bir seyin neden olamayacacagini açikliyorsaniz kafasinda direk su soru uyanir; acaba gerçekten bu olmaz mi yoksa bu ukala çocuk benim sözümü mü dinlemiyor.
Genelde ikincisini kabul etmeye meyillidirler.
Bir de sempati ya da antipatilerini direk islerine yansitirlar. Eger size kiliginiz kiyafetiniz, ya da herhangi bir seyiniz yüzünden killanmissa artik agzinizla kus tutsaniz bir faydasi olmaz. Terside mümkündür. Sevimliliginizle kazandiginiz sempatiyle dogru orantili olarak isinizi savsaklayabilirsiniz. Çok sükür ki, yöneticilik konusunda hala erkekler çogunlugu ellerinde tutuyorlar.
Gelelim ast-üst ayirt etmeden tipik ofisgirl davranislarina. Bir kere en bariz özellikleri dedikodudur. Inanilmaz bir istihbarat agi çalisir aralarinda. Üstelik bu istihbarat servisi üyeleri birbirlerinide haber konusu yapmaktan çekinmezler. Bu nedenle ofisgirller yakininizda iken agzinizdan çikacak her kelimeye dikkat etmelisiniz. Düsüncesizce yapacaganiz bir bos bogazlik sizin zekice en ince ayrintisina kadar yaptiginiz kariyer planlarini alt üst edebilir.
Ama analitik düsünen bir erkekadam bundan yararlanmayida ögrenebiliyor. Az evvel sözünü ettigim planlar konusunda ihtiyaciniz olan tüm istihbarati ve sirkette olup biten her seyi bu disi James Bond'larla kuracaginiz arkadasliklarla edinebilirsiniz. Unutulmamasi gereken tek sey, olabildigince fazla sey ögrenmek, ama agzinizdan hiç bir sey kaçirmamak olmalidir. Onu dinliyor olmaniz, söylediklerine dikkat kesilmeniz yeterli bir ödüldür kadinlar için. Sakin ola bende bir iki kelimeyle muhabbete dahil olayim, agzindan laf aliyor durumunda kalmayayim tribine girmeyin. Sadece dinleyin. Sikistiginiz yerde, himm....enteresan diyebilirsiniz ama bununda sik tüketilmemesi taraftariyim.
Ofisgirl'ler konusunda asla unutulmamasi gereken bir seyde onlarin islerine yardim edip sirinlesmeye çalisma yanilgisidir. Sakin kendinizi kullandirtmayin. Zira kadinlar bunu bilinçli bir sekilde kullaniyorlar. Gözlerini bayip, adinizin sonuna bir- cigim eklerler. Hayir demek zordur. Söyleyebilirseniz bu seferde ilk hecesi vurgulu, ikincisi uzatilan fettan bir lütfen kelimesi çikar agizlarindan. Eger yine hayir diyecek kadar basariliysaniz, dudaklarini tüküreceklermis gibi büzer ve çok kötüsün diyiverirler. Ama bu "çok kötüsün'ün" altinda, sen görürsün. Demek öyle ha..... anlamlari yatar. Sakin ola, ya böyle yapma ama bak.......gibilerinden açiklamalara tevessül etmeyin. Bütün piçliginizle öyle bir evet deyin ki, ofisgril'ümüz, disiliginden aldigi erkeklere disiligiyle hükmetme güdüsüyle bas basa kalsin ve sizi burnu sürtülmesi gerekenler listesine alsin.
Listesine girdiginiz kisi sayisi arttikça etrafinizdaki pervanelerinde arttiginida göreceksiniz.
Dayanamadigim bir durumda ofisgirl'lerimizin pek bir sulu göz olmalaridir. Is baskisina dayanamaz, aglarlar; sevgililerinden ayrilir, aglarlar; kayinvalide kirmistir, aglarlar; koca aldatiyor mudur acaba; aglarlar..........aglarlar, aglarlar, aglarlar............... Sanki böyle seyleri erkekler yasamaz. Yasarlar elbet. Bizde kiriliriz, inciniriz, hayal kiriklari yasariz ama bu isi ofiste degilde adam gibi sevgilimizin gögsünde, ya da dumanalti bir odada tek basimiza görürüz.
Koca bir departmanin motivasyonunu bozup, ortaligi kasvete bürümenin ne alemi vardir ki? Böyle bir durumda espri yapamazsiniz. Müzik dinleyemezseniz. Sanki sizin sikintiniz yokmus gibi birde bir baskasininkinin yasini tutarsiniz. Bir de aglama ayini son buldugunda iç çeke çeke gözyaslarini silmeleri yok mudur? Samimiyetsizce yapilan teselli amaçli kompliman yada esprilere yine samimiyetsizce cevap verirler. Ehe..ehe...hah haa...snif snif......Allah'im ne sinir bozucudur ya.
Gelelim yildiz savaslarina. Genellikle ofisgril'ler asla birbirlerini çekemezler. Dogal kadin çekismelerine birde mesleki menfaat çatismalari eklenince seyredin senligi. Sinirlerine ve çenesine hakim olma konusunda karsi cinse oranla oldukça basarasiz olduklarini az evvel anlattigim ofisgirl'lerimiz birbirlerine karsi samimiyet ve güler yüz göstermeyi kutsal bir görev addederler adeta, ama siz bir de onlari etrafta disi yokken görün. Mesela birini alin ve ögle yemegini birlikte yiyin. Bir yolunu bulup sirketteki hatunlardan birini övün bakalim ne sonuç alacaksiniz. Kesinlikle aleyhine bir seyler söyleyecektir. Hatta söze, bak sen daha insanlari tanimiyorsun diye söze baslarsa mail atip beni tebrik edin olur mu? Hiç bir sey bulamazsa, ya çok iyi kiz ama çok rüküs falan diyecektir.
Birde is yerine sanki baloya yada Bodrum'da çilgin bir partiye gidecekmis gibi giyinip gelenler yok mu illet oluyorum. Biz smokinle geliyormuz ya ise. Ya da söyle bir serzeniste bulunayim, hakim bey evet taciz ettim ama ofiste öylede giyinilmezki......
Son olarak diyorum ki, kadinlar iyi güzel hos ama onlarla çalismak istemiyorum!
Kimse kizmasin.
Bu haber http://www.erkekadam.com/ sitesinden alınmıştır.
:) KADINLARI MUTLU ETMEK!...
Romantik alemde tek bir kural vardir: KADINI MUTLU ET
Hosuna gidicek bisey yapinca puan alirsiniz,yaptiginiz her hosuna gitmeyecek sey puanlarinizdan duser..tabi bu arada, zaten bekledigi bisey yaparsaniz puan yok.. Ve basliyoruz:
KOLAY KISIM:
Yatagi topladiniz (+1)
Yatagi topladiniz ama yastiklari dekoratif bi sekilde yatagin ustune koymayi akil etmediniz (0)
Yastiklari yorgani oylece savurdunuz kalktiniz (-1)
BANYO:
Klozet kapagini yukarida biraktiniz (-5)
Tuvalet kagidi bitince yerine yenisini taktiniz (0)
Tuvalet kagidini bitmis gorunce pecetelere kostunuz (-1)
Peceteler de bitmis diye orayi oylece birakip evin ikinci banyosuna girdiniz (-2)
ALISVERIS:
Tek basiniza alisverise gittiniz ve ona cok seksi bir babydoll alip dondunuz (+5)
Ama kendinize de bir kasa bira aldiniz (-5)
SOSYAL ETKINLIKLER
Parti boyunca onun yaninda durdunuz (0)
Bir sure onun yaninda durdunuz,sonra kolejden arkadasinizin yanina gittiniz (-2)
O arkadasin ismi Esra (-4)
Esra bir dans hocasi (-6)
Ve yanliz yasayan bekar bir kiz (-8)
DOGUMGUNU
Kutlama icin aksam yemegine ciktiniz (0)
Yemek yediginiz yer bir bar degil (+1)
Hmmm aslinda biraz bar havasi var (-2)
Ve o aksam orda "ne kadar yersen ye su kadar ode"gecesiymis (-3)
Bar havasi olan bir yerde, "ne kadar yersen ye su kadar ode" gecesindesiniz, ve yuzunuz favori futbol takiminizin renklerine boyanmis (-8)
IZIN ARKADASLARINIZ
Bir ahbapla beraber yemege gittiniz (-5)
Onun evliligi harika gidiyor (-4)
Yok yok bekar olsun... (-7)
Bir Mustang'i var (-10)
Ve plakasi 34 BED (-15)
DISARDA BIR GECE
Onu sinemaya goturdunuz (+2)
Onun istedigi filme gittiniz (+4)
Siz o filmden nefret ediyorsunuz (+6)
Peki ya SIZIN istediginiz filme giderseniz? (-2)
Filmin adı da DeathCop3 (-3)
Filmde uzayli tipli acaip yaratiklar sex yapiyor (-9)
Yalan soylediniz,bu gideceginiz aslinda yunuslarla ilgili bir yabanci belgeseldi (-15)
GORUNTUNUZ
Masallah gobeginiz iyice ortaya cikmis (-15)
Bunu yoketmek icin exercise'e basladiniz (+10)
O gobegin ustune bi de bol pantalon ve Hawai t-shirtleri giyiyorsunuz (-30)
Bİ DE ONA SEN KENDI GOBEGINE BAK DEDİNİİİİİİİİİİİZZZZZZZZZZ (-800)
ve uzerine..
ESAS SORU:
"Ben sisman miyim"diye sordu (-5)
Cevap vermeden once birkac saniye durdunuz (-10)
"Etli butlu daha ele gelir oldun"dediniz (-50)
ILETISIM
O bir sorundan bahsediyor, siz dinliyorsunuz,ilgili gozlerle ona bakiyorsunuz (0)
Onu yarim saat boyunca dinliyorsunuz (+5)
O yarim saat boyunca gozunuzun ucuyla bile TV'ye kaymadiniz (+10)
Konustu konustu ve bir bakti ki... siz uyuyakalmissiniz!!!!!!!! (-20)
:) Yenikapının hikayesi
4. Murat devri. Padisah tarafindan, mey (sarap), afyon ve fal bakmak yasaklanmis. Istanbul'da bütün meyhaneler ve keshaneler "underground" takilmaya baslamis. 4. Murat bi gece, tebdil-i kiyafet Istanbul'a indiginde, karsiya geçmeye karar verip bi sandal kiralamis.
Sandalci müsterisinin sultan oldugunu bilmiyomus tabii. Bi ara, sandalin yanindan sarkan bi ipi çekmis. Ipin ucunda bi testi! Sultan, "Ne var o testinin içinde?" diye sormus. Sandalci "Ne olacak, mey iste" diye gülerek müsterisine ikram etmis. Her ne kadar yasaklamis olsa da, 4. Murat'in alkolle arasinin iyi oldugu bilinir. Ikrami kabul etmis ama yine de, "Mey yasak. Hünkarimiz görse kafani vurdurtur diye korkmuyo musun?" diye sormaktan da geri kalmamis. Sandalci da haliyle, "Yahu hünkar ner'den görecek bizi denizin ortasinda" demis.
Aradan biraz zaman geçmis. Sandalci bu kez de, teknenin tahtalarindan birini kaldirip aradan afyon çikarmis ve nargilesine atarak körüklemeye baslamis.
Gönlü zengin adam, hemen müsterisine de ikram etmis. Sultan yine kabul etmis ama yasagi gene hatirlatmis. Sandalci ayni sekilde, "Kim görecek ki bizi denizin ortasinda" demis. Biraz daha vakit geçmis. Bizim sandalci cebinden fal taslarini çikarmis. Hünkara, "Ver 5 akçe de falina bakayim" demis. Fal 4. Murat'in en kizdigi seymis, ama "Hadi biraz daha sabredeyim" diye düsünüp, "Bak bari" demis.
Fal taslarini elinde çalkalayip atan sandalci, "Efendi, sorunu sor bakalim" demis. 4. Murat, "Hünkar su anda nerededir?" diye sormus. Sandalci taslara bakip "Hünkar su an denizdedir" demis. 4. Murat güya endiselenmis havalarina girip, "Sakin yakinimizda bi yerde olmasin" diye sormus sandalciya ve tekrar iyice bakmasini söylemis. Sandalci taslara tekrar bakmis ve birden, 4. Murat'in ayaklarina kapanip, "Affet beni hünkarim " diye yalvarmaya baslamis. Kiyiya dönene kadar yalvarmaya devam etmis. Padisah dayanamayip, "Sana bi soru sorucam. Eger bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu aninda vurduracam" demis. Sandalci sevinçle, "Padisahim çok yasa" demis ve merakla soruyu beklemeye baslamis.
4. Murat, sandalciya, "Dönüste Istanbul'a hangi kapidan giricem?" diye sormus. Tabii sandalci hemen itiraz etmis, "Hünkarim, simdi ben hangi kapiyi söylesem, siz baska kapidan girersiniz. Affiniza siginarak, gireceginiz kapiyi bi kagida yazsam ve size versem; kapidan geçtikten sonra okusaniz olur mu?" demis. Hünkar basini "Olur" anlaminda sallayinca, sandalci tahminini yazip kagidi vermis.
4.Murat kagidi alir almaz, daha bakmadan, yanindaki fedaisine, "Hemen boynunu vur su kafirin" emrini vermis. Sonra da, "Surlara yeni bir kapi açila! Istanbul'a oradan giricem" demis çevresindekilere. Kapi 5-10 dakikada açilip, padisah ve erkani sehre girmis. 4. Murat bi ara, sandalcinin kagida hangi kapiyi yazdigini merak etmis. Kendinden çok eminmis, laf olsun diye cebindeki kagida bakmis. Ama okuyunca hayretler içinde kalmis. Sandalci kagida sunlari yazmismis: "Hünkarim, yeni kapiniz vatana millete hayirli ugurlu olsun"
O gün bugündür de iste o kapi, "Yenikapi" olarak aniliyormus.
:) Evliya
Adamın hastalığına çare bulamayan doktorlardan biri , kendisine Evliya denilen bir ihtiyarın adresini vermiş. Söylenenlere göre en ağır hastalar o zatın duasıyla iyileşebiliyormuş. İhtiyar adam verilen adresi çaresizlik içinde cebine atıp doktorun yanından ayrıldığında , sokağın köşesinde simit satan 6-7 yaşlarındaki bir çocuğa rastladı. Çocuk son derece masum gözlerle kendisine bakıyor ve onu tanıyormuş gibi gülümsüyordu.
Adam o yaştaki çocukların tamamen günahsız olduğunu düşünerek yoluna devam ederken , aniden duruverdi. Simitçinin üzerindeki eski t-shrt ün üzerinde bir E harfi yazılıydı. Ve bu E mutlaka evilyanın E si olmalıydı. Aradığı evliyaya bu kadar çabuk ulaşmanın heyecanıyla yanına gidip bir simit aldıktan sonra ;
- Doktorlar benim hasta olduğumu söylediler , dedi. İyileşmem için bana dua edermisin ?
Çocuk bu teklif karşısında şaşırmışa benziyordu. Kafasını olur der gibi sallarken ;
- Bende sık sık hastalanıyorum , diye karşılık verdi. Ama dedem , Allaha inananların ölünce yıldızlara uçtuklarını ve orada cenneti seyrettiklerini söylüyor. Bu yüzden korkmuyorum hastalıklardan.
Adam içinin bir anda ferahladığını hissetti. Onun soğuktan moraran yanaklarına bir öpücük kondururken ;
- Deden çok doğru söylemiş , dedi. Ama ben yine de yardım istiyorum senden.
Çocuk duasının kıymetini anlamış gibiydi. Karşı kaldırımdan geçmekte olan baloncuyu gösterek ;
- Size dua edeceğim diye cevap verdi. Ama eğer iyileşirseniz , bana 10 tane balon alacaksınız , tamam mı ?
Bu sefer adam başını salladı. Fakat çocuk bu kadar büyük bir hazineyi istemekle haksızlık yaptığına hükmetmişti. Mahcubiyetten kızaran yanaklarını elleriyle örtmeye çalışırken ;
- Uçan balon almanıza gerek yok , diye devam etti. Normalinden 10 tane istemiştim. )
Adam elini uzatarak çocukla tokalaştı. Anlaşma nihayet yapılmış , ayrıntılara geçilmişti. Buna göre hastalıktan kurtulması halinde 6 ay sonraki Ramazan Bayramında çocukla buluşacak ve her hangi bir sebeple gelemediği takdirde , önceden hazırlanan balonların ona ulaşmasını veya postalanmasını sağlayacaktı.
Adam küçük çocuğun adını ve adresini bir kağıda yazdıktan sonra , başını okşayarak onunla vedalaştı.
Aradan soğuk bir kış geçip Ramazan a ulaşıldığında , adamın hastalığından eser bile kalmamıştı. Hayata tekrar dönmenin sevinciyle en güzel balonlardan bir paket hazırladı ve bayramın ilk gününü iple çekerek randevü yerine gitti. küçüklerin cıvıl cıvıl kaynaştığı bayram yerindeki diğer simitçiler , çocuğu tanımıyordu. Adam onu biraz ilerdeki bakkala sorduğunda , dükkan sahibi ;
- Ciğerleri hastaydı yavrucağın , dedi. Geçen hafta aniden ölüverdi.
Adam bir anda beyninden vurulmuşa döndü. Ve koşar adımlarla orayı terkederken , önüne çıkan ilk baloncuya bir tomar para uzatıp ;
- Şu an uçan balonklardan 10 tane istiyorum , dedi. Çabuk ol , gecikmeden ulaşmalı yerine.
Adam satıcının aceleyle uzattığı balonların iplerini birbirine düğümledikten sonra ,onları besmeleyle gökyüzüne bıraktı. Bayram yerindeki herkes gibi baloncu da şaşkındı. Sonunda dayanamayıp;
- Ne yaptığınızı anlayamadım dedi. Neden bıraktınız onları öyle ?
Adam , nazlı nazlı yükselmekte olan balonları buğulu gözlerle takip ederken ;
- Onları bekleyen küçücük bir dostum var , diye mırıldandı. Hemde evliya gibi bir dost. Balonları adresine postaladım sadece.
:) Midilli ile zebranın aşkı
İngiltere'nin kuzeyindeki Cumbria'da gizli aşkı zebradan hamile kalan Shetland midillisi, dünyaya getirdiği yarısı çizgili yavrusuyla büyük şaşkınlık yarattı.
Tilly isimli midillinin sahibi Karen Pete, birkaç ay önce satın aldığı midilliyi, kendisine ait halka açık çiftliğe koyduğunu belirterek, bir süre otlağını bir zebrayla paylaşan midillinin hamile olduğunu farketmediğini kaydetti.
Vahşi hayvanların bulunduğu bir hayvanat bahçesinden satın aldığı midillinin kendisine geldiğinde zaten şişman olduğunu ve daha sonra şişmanlamaya devam ettiğini anlatan Pete, ''Tilly'nin sadece kilo aldığını düşünüyorduk ki, bir sabah dişi bir tay dünyaya getirince gerçekten şoka uğradık'' diye konuştu.
Karen Pete, yarısı çizgili tayın gerçekten eşi görülmedik bir hayvan olduğunu, İngiltere'de bir belki de iki tane böyle hayvan olabileceğini söyleyerek, bu yeni gelişmenin bölgeye büyük darbe vuran ''şap hastalığından'' ötürü kapatmak zorunda kaldığı çiftliği için sevindirici bir olay olduğunu ifade etti.
:) Devekuşlarını yılan soktu
Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi Ziraat Odası Başkanı İzzettin Şenbayram, iki yıl önce besi için satın aldığı devekuşlarından 5'inin yılan sokması sonucu öldüğünü söyledi.
Şenbayram, yaptığı açıklamada, iki yıl önce Antalya'dan 7 bin dolar ödeyerek, 7 devekuşu satın aldığını ve Kızbebeği Köyü'nde beslemeye başladığını söyledi.
Devekuşlarının bakımının çok zor olduğunu ve 7 devekuşu için 10 dönüm arazisinin etrafını tel örgülerle çevirdiğini anlatan Şenbayram, şöyle konuştu:
''Devekuşu besiciliğinin çok karlı olduğunu öğrendim. Ben de bu işi yapmaya karar verdim. Ancak, talihsizlikler bir türlü yakamı bırakmadı. İki yıl önce getirdiğim devekuşlarından 5'i yılan sokması sonucu öldü. Bunlardan 3'ü geçen yıl ölmüştü. Artık elimde kalan 2 devekuşuyla en azından zararımı çıkarmak istiyorum.''
:) Çapkınlık ipuçları
1-Ilk görüste aska inanir misin ? Yoksa disari cikip tekrar mi gireyim?
2-Affedersiniz! Biz kücükken farkli okullarda okumamis miydik?
3- Sirtina dokunup: Aman allahim gercekten omuz kemikleri!! Ben bunlari kanat sanmistim!
4- Cukulatadan bebeklerimiz bir dügün pastasinin üstünde sence de güzel görünür mü ?
5-Saati sorun.9'u 5 mi geciyor? Bugün pazartesi 28 mart 9.05..Sizinle tanistigimin günü ve zamani aklimda tutmam gerekli de!
6-Oturdunuz, konustunuz ve kalkti gidiyor..Birsey unutmadin mi?Neyi? Beni.!
7- Bu sehirde yabanciyim . Bana evinin yolunu tarif edebilir misin?
8- Baban uzayli miydi? Senin gibi birsey yeryüzünde yok cünkü!
9-Telefon numarami unutmusum, seninkini ödünc alabilir miyim?
10-Merhaba! Bay Watch'un son bölümünde harika oynadin, bir imza alabilir miyim?
11-Erkek"Sesi sen de duydun mu?" Ne sesi? Ben birsey duymadim! Kalbim kirildi
12-Baban hirsiz miydi? Hayir ! Ne Alaka?!? Gözlerinin yerine konulan elmaslari kim,nerden caldi o zaman?
13-Bana yolu tarif edebilir misiniz? Kiz: Ne yolu? Nereye? Kalbine
14-Beni bir cimcikler misin Kiz: Neden? Bu güzellik gercek olamaz! Rüya görüyorum sanirim
15-Annenle baban zamaninda karsilasmasaydi, yeryüzündeki en mutsuz insan ben olurdum!
16- Siz Aktuel'in kapagindaki kiz degil misiniz?
17-Umarim suni solunumdan anliyorsundur..Solugum kesildi seni görünce!
:) Koca pişirme rehberi
Kocalarin çogu pisirilme sürecinde "yanlis islem" gördüklerinden yumusakliklarini ve iyi niteliklerini kaybederek bozulurlar. Gerçek odur ki, bazi kadinlar onlari sicak suda hasliyarak, bazilari ilgisizlikleriyle dondurarak, bazilarida basip, ezip tursusunu kurarak ve yine kimileri de savurganca harcayarak bozulmalarina neden olurlar.
Özenilerek hazirlanan her kocanin iyi ve yumusak olacagi söylenemez. Ancak iyi pisirilenin gerçekten tadina doyum olmaz. Koca seçiminde ne lüferin alimindaki gümüs piriltisi, ne barbunyanin altin yaldiz görünümü geçerlidir. Bunun için çarsi pazar dolasmaya da gerek yoktur. Genellikle en iyileri kapinizin önüne gelenlerdir.
Begeninin kisisel oldugunu düsünerek koca seçimini yalnizca kendiniz yapiniz. Kendinizi sabirla pisiremeyecekseniz almaktan vazgeçiniz.
Kocayi pisirmek için en iyisi porselen bir kap ise de, elinizde toprakçanaktan baskasi yoksa özenle kullanildiginda ayni isi görebilir.
Kocalar da karides ve istakoz gibi canli pisirilirler. Bazen piserken tencerenin disina tasip yanabilir yada kenarlari sertleserek kabuk tutabilirler. Onlari tencerelerinde tutmak için "görev duygusu" adli zayif iplikten çok "huzur" adli saglam sicimle siki sikiya baglanmalidir.
Sevgi, sicaklik ve neseden olusan sürekli bir ates yakilir. Kisiliginde uygun bir isiya ayarlanarak atese oturtulur. Köpürerek tasmasi halinde kaygilanilmamalidir. Pek çogu iyice pisinceye kadar sik sik köpürebilir.
Özellikle sirke ve karabiber yerine taticilarin "öpücük" adi altinda sattiklari sekerden biraz konulabilir. Tadina bakarken hosgörü, iyimserlik ve nese benzeri baharatdan birer tutam katmaniz önerilir.
Ancak bunlar diger baharatlar gibi azar azar ve dikkatlice kullanilmalidir. Yumusakligini kontrol ederken sertlesmesinden kaçinilmalidir. Fazla yayilmasini ve kabin dibine oturarak ise yaramaz hale gelmesini önlemek için arada bir hafifçe karistirilmalidir. Kivama geldigini anlamamak olanaksizdir.
Böyle pisirildigi zaman size çok uygun ve sindirilmesi kolay olacaktir. Dikkatsizlik nedeniyle ev atesini sogutmazsaniz, bozulmadan istediginiz süre dayanir. Bu yolda hazirlanmis "koca" mutlu bir ömür boyunca tadini korur!
(bu yazi 1800 yillarinda basilmis bir yemek kitabinin ön sözünden alinmistir.)
|
|
|
|
|
|
|
|
|