|
|
|
|
kh5 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
...... |
:) TEPKİLER
Klasik tepki: "Sıraya geç kardeşim."
Neoklasik tepki: "Şeker kardeşiim sıraya geçiver."
Realist tepki: "Sıra var."
Sürrealist tepki: "Sallandıracaksın bunlardan ikisini Kızılay'da bak bir daha yapabiliyorlar mı?"
Romantik tepki: "Beyefendi galiba sırayı görmediniz."
Modern tepki: "Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa'da..."
Postmodern tepki: "Sırana geç lan ayı!"
Uzlaşımcı tepki: "Acelesi olmasa öne geçmezdi, üzmeyin garibi..."
Devrimci tepki: "Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek."
Kaderci tepki: "İki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür."
Felsefeci (septik kuşkucu) tepki: "Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir."
Kantçı tepki: "Efendim, algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa, adam yok olur."
Kötümser varoluşçu tepki: "Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adam da ölecek."
İyimser varoluşcu tepki: "Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor."
Hümanist tepki: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz."
:) TÜKETİCİ ŞİKAYETLERİ
Beyaz esya üreticisi firmalarin isinin en zor oldugu ülkelerden biri Türkiye. Çünkü kullanim kilavuzunu rafa kaldiran bazi tüketiciler hayal gücünün sinirlarini zorlayarak ürünleri bambaska amaçlarla kullaniyor.
- Erzincan'da asiri sicaklardan bunalan bir ev hanimi raflarini çikardigi buzdolabinin içine minder koyarak oturmus. Kapisi açik kalan buzdolabinin kompresörü bozulunca "Iyi sogutmuyor" diyerek üründen sikâyetçi olmus.
- Diyarbakir'da fritöz alan bir müsteri, ürünün ilk kullanimda eridigini görünce Arçelik bayiinin yolunu tutmus. Büyük bir hirs ile içeri giren müsteri, elindeki erimis fritözü göstererek kendisine arizali mal satildigini söylemis. Fritözü gören satis görevlisi nasil kullandigini sorunca adam anlatmis; "Ocagi yaktim, fritözü üzerine koydum. Içine yag koydum. Ama yanmaya, erimeye basladi." Satis görevlileri müsteriyi kusur kendisinde oldugu için ürünü degistiremeyeceklerine ikna etmekte oldukça zorlanmis.
- Bulasik makinesi her ise yarar Servis elemanlari Türkiye'nin dört bir yanindan gelen "Bulasik makinem tabaklari, bardaklari çiziyor yada su bosaltmiyor" sikâyetlerini incelemek için gittikleri evlerde müsterilerin ispanak,lahana gibi yikanmasi zor sebzeleri bulasik makinesinde yikadiklarini, hatta salça yapmak için domatesleri bulasik makinesinde yumusatanlar oldugunu görünce soke olmuslar. Sebzelerdeki kumun, su çikis borularini tikadigi ya da makinenin içinde kalarak bulasiklari çizdigi, bunun da arizaya yol açtigi ortaya çikmis.
- Mersin'de son model bir ütü alan tüketici, elektrikler kesilip isi yarim kalinca elektriksiz ütü yapmanin yöntemini kesfetmis! Ütüyü ocakta isitarak isine devam etmek isteyen ev hanimi, ütünün gövdesinin yanmasi üzerine bayiye basvurarak, ütünün degistirilmesini istemis.
- Sanliurfa'da bir müsteri, satin aldigi mikrodalga firinda yumurta kaynatmayi denemis. Deneme basinç nedeniyle yumurtanin patlamasiyla sona ermis. Mikrodalga firinin infilak etmemesi sans olarak degerlendirilirken müsteri, "Yumurta bile kaynatamiyor. Bu firini ne yapayim? Parami geri verin" diyerek bayiye firini iade etmeye kalkmis.
- Mersin'de firinin içinde elbisesinin yandigini söyleyen bir müsteri teknik servisi çagirmis. Elbisenin yanarak firinin içine yapismasindan mustarip tüketiciye, firininda sadece yemek pisirmesi önerilmis. Firinin içinde çamasir kurutma vakalarina siklikla rastlayan servis elemanlari ayrica çok sayida beyaz esya sahibinin firinlarinin içini mutfak dolabi olarak da kullandigina tanik olmus. Içinde unutulan seker, elbezi, mutfak önlügü gibi malzemelerin yanmasi sonucu firinlarin kullanilamaz hale geldigi belirlenmis.
- Diyarbakir'da ise buzdolabinin içini aydinlatan isigi yetersiz bulan bir vatandas, içine birkaç mum yerlestirerek kendince sorunu çözmüs. Ancak mum buzdolabinin tavan kismini yakinca üründen sikâyetçi olmayi ihmal etmemis
- Istanbul'daki bir müsteri de kettle'inin (su kaynatici) eridigi sikâyeti ile servise basvurmus. Kettle'in elektrik ile çalistigini bilmeyen müsterinin ocagin üzerine su isiticisini koyarak suyu isitmaya çalistigi anlasilmis. Ocaktaki atesin erittigi kettle'in yenisi ile degistirilmesinde müsteri çok israrci olmus. Istanbul'daki baska bir müsteri de elektrikli karistiriciyi tencerenin içinden çikarmadan yemek pisirmis. Alet eriyince de sikayetçi olmus.
- Güneydogu Anadolu Bölgesi'ndeki tüketici toplantisinda bir kisi, buzdolaplarinin sebzeliklerinin daha büyük olmasi gerektigini söylemis. Bu talebinin nedeni soruldugunda, "Yaz aylari çok sicak geçiyor. Ayakkabilarimizi içine koyup sogutuyoruz. Sebzelikler büyük olursa daha çok ayakkabi sogutabiliriz" yanitini vermis.
- Elazig'in Maden ilçesinde magarada oturan bir vatandas, asiri sicaklardan bunalarak klima almis. Magarada elektrik bulunmamasi nedeniyle disardan kaçak elektrik çekmis. Yetersiz olan elektrik klimanin performansini bozunca tüketici, klimanin randimani düsük diye sikâyette bulunmus
:) KADINLARIN ÜSTÜNLÜKLERİ
bayanlar üstünlüklerini yazmışlar... erkeklerde parantez içinde cevaplarını eklemişler...
(bayanlar kusura bakmasın, komik tarafları var!!)
1- Sigaradan sararmis biyiklarimiz yok...(Valla ben de biyiksizim. Cevremdeki erkeklerin çogu biyiksiz. Biyikli olanlarin da çogu sigara içmiyor...)
2- Arabamizin yolda patlayan lastigini degistirmeyi bilmesek de olur. (Arabalar hakkinda bilmediginiz yegane sey lastik degistirmek mi )
3 - Pantolon giymek bizim için fizyolojik olarak en az etek kadar rahattir. (Bizim zorlandigimizi kim söyledi ki?..)
4 - Kisiligimiz kullandigimiz arabanin beygir gücü ile dogru orantili olarak degismiyor. (Haklisiniz...Sizin kisiliginiz beraber oldugunuz erkegin cüzdan gücü ile degisiyor...)
5 - "Damsiz Girilmez" sözcügü bize bir sey ifade etmiyor... (Sizin giremediginiz yerlerin yaninda bizim damsiz giremedigimiz yerler devede kulak kalir, yavrummmm).
6 - Kirmizi isikta yanimizdaki arabanin bizden önce çikmasi ya da bir aracin bizi sollamasi hiçbir sey demek degildir. ( Bizim için de çevremizdeki diger hemcinsimizin sahip oldugu mücevherat veya üzerindeki pahali giysi hiçbir sey demek degildir...)
7 - Bedensel hareketlerimiz vücudumuzdaki olasi kaslari belirginlestirecek diye bir zorunlulugumuz yok... Kas olacak diye de bir zorunlulugumuz yok hatta. (Selülitler olmayacak gibi bir zorunlulugunuz var ama. Yaaaa...)
8- Kozmetik ürünleri ve estetik cerrahinin olanaklarindan sonuna kadar yararlanabiliriz... (Buna hiç bir itirazimiz yok. Lütfen aynen böyle devam edin...)
9 - Aşık oluyoruz... Korkmadan. (Biz robot muyuz len? Biz de oluyoz. Azicik ödümüz patliyor ama neden olanlar utansin...)
10 - Duygusal saçmaliklar adina kredi sahibiyiz... Çiçek ve çikolata istiyoruz.... (Istediginizin hepsi buysa sorun degil. Aliriz...Madlen mi olsun bitter mi?..)
11 - Evde, banyoda, kil- tüy dökmeyiz... (Hayiiiirrrrr...Yalaaaannnnnn.....Küvetteki, lavabodaki, yataktaki ve yemekteki saçlarin çogu size ait...)
12 - 50 yasindan önce hiçbir erkege seks için para ödemek zorunda degiliz. (Öderiz, ne olmus? Para bizim degil mi? Hem cinsellik için para saçmak, para için cinsellik saçmaktan daha makuldur... )
13 - 31 sayisi da bizim için digerleri gibi bir sayi. (Yalançiiii..Siz de yapiyosunuuuz...)
14 - Her sabah tras olmak zorunda degiliz. (Valla ben tras olmayi agda yaptirmaya tercih ederim sahsen...)
15 - Genellikle istedigimizi almamiz için söylememiz yeterlidir.. (Baska seyler de yapmaniz gerekiyor ama...)
16 - Ayakta kalmak (!) için 1,5 kaymakli künefe yememiz gerekmiyor.. (Ayakta kalabilmeniz (!) için 1,5 kaymakli künefeden vazgeçmeniz gerekiyor...)
17 - Bebeklik albümlerimiz sirtüstü ve çirilçiplak resimlerimizle dolu degil... (Yigidin mali meydandadir...)
18 - "Hadi amcalara göster pipini.." seklinde çocukluk anilarimiz olmaz...( Onu ilerleyen yillarda yapmak durumundasiniz ama...)
19 - Uçan tekmelerle birbirimizin agzini yüzünü kirdigimiz sporlar yapmiyoruz... (Vahsi bakislarla birbirinizin gözünü oydugunuz kiskançlik, haset, çekememe sporlariyla yeterince ugrasiyorsunuz...)
20 - Hayatimizda silaha yer yok. Hiç iki kadinin silahla oynarken birbirini vurdugunu duydunuz mu? (Giyim, kusam?... Hiç iki erkegin "aman tanrim benim elbisemin aynisindan giymis" diye mahvoldugunu duydunuz mu? Ayrica Ispanya'da bir istatistik yapmislar. Boga güreslerini seyretmeye gidenler agirlikli olarak kadinlarmis...)
21 - Horlamiyoruz.... ( Halt etmissiniz. Hatta hickirmiyor, gegirmiyor, sayiklamiyor ve hapsurmuyorsunuz da. Yoksa siz insan degil misiniz?..Size Afrodit diyebilir miyim? )
22 - Az bildigimiz bir sey üzerinde çok fazla konusabiliriz. (Yani çok konusup, hiçbir sey söylemezsiniz... Marifetmis gibi övünmezler mi bir de...)
23 - Birbirimize, beklenmedik yikici sonuçlar dogurabilecek esek sakalari yapma adetimiz yoktur. ( Cevrenizdeki diger hatunlar hakkinda senaryo dedikodular üretmek gibi bir adetiniz var ama...)
24 - Canimizin çektigi yemegi kendimiz pisirebiliriz. (Dardanel sagolsun, artik biz de yapabiliyoruz ayni seyi...Gerçi biraz pahaliya geliyo ama...)
25 - Kerizi parasindan ayirmada Allah vergisi bir yetenegimiz vardir. (Cidden böyle düsünüyorsaniz çok çok ayip. Hem kimin keriz oldugu en sonra ortaya cikiyor.).
26 - Sigaramizi yakacak birileri hep vardir... (Orgazm sigarasi, degil mi?...)
27 - Tükürmeyiz... (Kiritmayiz...)
28 - Sanat eserlerinin %90'i kadinlardan esinlenmistir. ( Sanat eserlerinin %90'i erkekler tarafindan gerçeklestirilmistir.)
29 - Çiglik atabiliyoruz... Sevinince, üzülünce, korkunca... ( Nara atabiliyoruz... Her zaman...)
30 - Uzaga iseme, uzaga tükürme, yüksek sesle gegirme gibi aptalca karizma krikolarimiz yok.... (Ortamin en güzeli olma, en zayifi olma, en pahali giyineni olma, en zengin kocayi bulma gibi krikolariniz var ama...)
31 - Askere gitmiyoruz.. (Hamile kalmiyoruz...)
32 - Mücevherler bizim... (O ne? Yenir mi? Icilir mi?...)
33 - Yagmurda semsiyesiz kalmayiz. (Kalsaniz ne olcak ki? Erimekten mi korkuyorsunuz? Yagmur altinda yürümenin zevkini bir yasasaniz halbuki...)
34 - Kol saatimizin ayni zamanda hesap makinesi, takometre, barometre, termometre ve radyo olmasi gerekmiyor. (Çantamizda ruj, allik, pudra, yedek çorap, islak mendil, vs. tasimamiz gerekmiyor..)
35 - Dogumgünü, evlilik yildönümü gibi özel günleri parmagimiza kirmizi iplik baglamadan da hatirlayabiliyoruz... (Ütüyü fiste, yemegi ocakta, arabanin anahtarini kontakta unutmuyoruz. Bunlar daha faydali...)
36 - "Kaaaave.."ye gitmiyoruz. ( Günlere ve evcilik oyunlarina gitmiyoruz...)
37 - Istemezsek hesap ödemeyebiliriz. (Afiyet olsun. Ama unutmayin ki yediklerinizin karsiligini er ya da geç bir sekilde ödetirler. Bu duruma düsmemek en iyisi degil mi?)
38 - Gece eve birakiliriz... ( Gece evde birakiriz...)
39 - Bulasik makinesini calistirmak icin mühendislik egitimi almamiz gerekmiyor. (Diger elektronik cihazlari kullanabilmeniz için gerekiyor ama...)
40 - Ortaliktaki alakasiz her türlü nesne ve sözcükten cinsel çagrisimlar çikarip günün yarisini seks düsünerek geçirmeyiz... (Valla geyik olsun diye yapiyoruz. Hem siz günün yarisini ayna karsisinda güzellesmeye çalisarak geçiriyorsunuz ama. Hangi amaçla?...)
41 - Kel olmuyoruz... ( Ama memeleriniz sarkiyooooo) .
42 - Para cüzdanimiz bir süre sonra kavisli ve yuvarlak bir sekil almiyor. (Bizim de çantamiz zamanla bavula dönüsmüyor..)
:) REJİMLER
Sosyalizm: Iki ineginiz varsa, birini komsuya verirsiniz.
Komunizm: Iki ineginiz varsa, devlet ikisini de alir size sut verir.
Fasizm: Iki ineginiz varsa, devlet ikisini de alir size sut satar.
Nazizm: Iki ineginiz varsa, devlet ikisini de alir sizi kursuna dizer.
Teokrasi: Iki ineginiz varsa, devlet ikisini de alir, siz sut duasina cikarsiniz.
Burokrasi: Iki ineginiz varsa, devlet ikisini de alir, birini oldurur, sutu satar, kovayi da devirir.
Demokrasi: Iki ineginiz varsa, ikisi de greve girer.
Ve TÜRKİYE
Turkiye 1: Iki ineginiz varsa ikisini de satar, parayi repoya yatirirsiniz. Gelen faizle de supermarketten pastorize sut alirsiniz...
Turkiye 2: Devlet memurusunuzdur, haliyle ineginiz yoktur... Hep inek alma hayaliyle calisirsiniz. Emekli ikramiyenizle, parasini repoya yatirmak uzere ineklerini satan birinin ineklerinden ancak birisini satin alabilirsiniz. Inek bir ay sonra olur.....
Turkiye 3: Devlet memurusunuzdur, haliyle ineginiz yoktur... Hep inek alma hayaliyle calisirsiniz. Emekli ikramiyenizle, parasini repoya yatirmak uzere ineklerini satan birinin ineklerinden ancak birisini alabilirsiniz. Siz inegin sutunu satarak bi inek daha almak icin yirtinirken, parasini ona katlayan reposever, sut ciftligi kurar. Ve ineginizi yari fiyatina satin almak ister. Siz satmazsiniz. Ineginizi bir bacagindan vurdurur. Ineginizden sosis yapar....
Turkiye 4: Devlet memurusunuzdur, haliyle ineginiz yoktur... Hep inek alma hayaliyle calisirsiniz. Emekli ikramiyenizle, parasini repoya yatirmak uzere ineklerini satan birinin ineklerinden ancak birisini satin alabilirsiniz. Siz inegin sutunu satarak bi inek daha almak icin yirtinirken, parasini ona katlayan reposever, sut ciftligi kurar. Ineginizi yari fiyatina satin almak ister. Siz satmazsiniz. Ineginizi bir bacagindan vurdurur. Reha Muhtar sizi ve topal ineginizi 3 gun birer saat haber yapar. Siz gazinolarda kahtali mici ile sarki soyler, kose olur, kazandiginiz paralarla inek alirsiniz, topal inek de reposeverin bogazina kacar....
:) DÜŞÜNDÜRECEK BİR OLAY
Jack yavaslamadan once Takometreye bakti: Hiz limitinin 50 oldugu yerde 73 ile gidiyordu ve son dort ay icerisinde dorduncu defa polis tarafindan
durduruluyordu. Bir insan nasil bu kadar sanssiz olabilirdi?
Jack arabasini saga cekti. "Insallah su anda yanimizdan daha hizli bir araba gecer" diye dusunuyordu.
Polis elinde kalin bir not defteri ile arabadan indi.
Bob? Bu Polis Kiliseden Bob degilmi?
Jack iyice arabasinin koltuguna sindi. Bu durum bir cezadan daha kotuydu.
Kiliseden tanidigi bir Polis, arkadas olduguna bakmaksizin birini durduruyordu. Hem de hizli gidip, trafik kurallarini ihlal ettigi icin.
"Merhaba Bob. Birbirimizi yeniden boyle gormemiz cok ilginc"
"Merhaba Jack" Bob gulumsemiyordu.
"Beni, karimi ve cocuklarimi gormek icin eve giderken yakaladin"
"Evet oyle" Bob umursamaz gorunuyordu.
"Son gunler eve hep cok gec geldim. Cocuklarim beni uzun suredir hic gormedi. Ayrica Diana bana bu aksam Patates ve biftek yiyecegimizi soyledi. Ne demek istedigimi anliyormusun?"
"Evet ne demek istedigini anliyorum. Ayrica trafik kurallarini ihlal ettiginide biliyorum." diye cevapladi Bob.
"Eyvah! Bu taktik fazla ise yaramayacak gibi. Taktik degistirmek gerekli" diye dusundu Jack "Beni kac ile giderken yakaladin?"
"Yetmis. Lutfen arabana girermisin?" dedi Bob.
"Ah Bob,bekle bir dakika lütfen. Seni gordugum anda Takometreye baktim. Sadece 65 ile gidiyordum."
"Lutfen Jack, arabana gir" diye usteledi Bob.
Jack cani sikkin bir sekilde arabasina girdi, kapiyi carparak kapatti. Bob not defterine bir seyler yaziyordu.
"Bob niye benim ehliyetimi ve araba ruhsatini istemiyorki" diye dusundu Jack.
Ne olursa olsun, bundan sonra kilisede bu adamin yanina oturmaktansa, birkac Pazar Jack kiliseye gitmeyecekti.
Bob kapiyi tiklatiyordu. Jack arabasinin penceresini 5 cm kadar acti.
Bob Jack'a bir kagit verdi ve gitti.
"Ceza degil bu" diye kendi kendine soylendi Jack. Bir anda sevinmisti. Bu bir yaziydi ve kagitta sunlar yaziyordu:
"Sevgili Jack, benim bir kizim vardi. Alti yasindayken cok hizli araba kullanan biri tarafindan olduruldu. Bu kazadan dolayi, adam cezalandirildi. 3 ay hapishane cezasiydi bu. Bu adam hapishaneden cikinca kendi cocuklarina sarilip, opup, onlari tekrar koklayabildi.
Ama ben... Ben kizimi tekrar koklayabilip, opebilmek icin, cennete gidinceye kadar beklemem gerekiyor. Bin defa adami affetmeye calistim. Bin kerede basardigimi zannettim. Belki basarmisimdir, ama hala kizimi dusunuyorum. Lutfen benim icin dua et ve dikkat et Jack, tek bir oglum kaldi."
Jack 15 dakika kadar bir sure yerinden kipirdayamadi. Daha sonra kendine gelip, yavas yavas evine gitti. Evine varinca, cocuklarina ve karisina sikica sarildi.
Hayat cok degerli, surekli dikkat et. Dikkatli araba kullan ve baskalarinin hakkina saygi goster. Hicbir zaman unutma, istedigin kadar araba satin alabilirsin, ama insan hayatini...
:) GERÇEK TANIMLARI
Diyet Kola: Markete gidip satin aldiginiz ve yaninda da külliyatli miktarda cips ve çikolata tükettiginiz içecek.
Aptal: Polis 'Kenara çek!' uyarisinda bulundugunda, kadinin tamamen bilinçli olarak dönüstügü hal.
Cocuk dogurmak: Kadinin 36 saat boyunca sancilarla bogusup, kasildigi, ikindigi sikindigi ve erkegin de onun elini tutup "Nefes al, it! Tamam iste bu benim karim!" dedigi biyolojik olay.
Sonsuzluk: Bir futbol maçinin son iki dakikasi.
Barbekü: Kadinin alisverisi yaptigi, kivircigi yikadigi, domatesleri dogradigi, soganlari kiydigi, eti hazirladigi, her yeri temizledigi ve erkegin 'yemegi hazirladigi' mangal partisi.
Sugeçirmez Rimel: Agladiginizda, dusta, ya da yüzerken akan ama, temizlemeye çalistiginizda bir türlü çikmayan kirpik boyasi.
Egzersiz: Bir alisveris merkezinde, bir seyler satin alarak dinlenip ara verdiginiz, bir asagi bir yukari yürüme durumu.
Tartisma: Kadinin hakli, erkeginse henüz bunu anlayamadigi münakasa.
Kuaför: Asla bir daha aynisini yapamayacaginiz sekilde bir tarz yaratabilen kimse. (Bkz. Büyücü)
Ruj: Agzinizin ve dudaklarinizin güzelligini gözler önüne sermek için kullandiginiz ve erkegin gömlek yakasinda serseriligini gözler önüne sermek için kullandigi dudak boyasi.
Sevgililer Günü: Mum isiginda yemek, elmaslar ve romantizm hayal edip, sansliysaniz bir kart aldiginiz gün.
Sarisin esprileri: Erkeklerin anlayabilmesi için kisa olarak üretilmis gülmece konusu.
Ömür törpüsü: Defalarca birilerine çöpü disari çikarmalarini söyleyip, sonunda kendinizin çikarmasi durumu.
:) FUTBOLTERİMLERİ
Vaziyyet-ül velvele ve isgal-i cemaatiyye ; Seyircinin sahayı işgali
Krampon-ül bela-i şeytan : İyi futbolcu (rakip takimdan)
Krampon-ül kabiliyye-i maasallah: Iyi futbolcu (bizim takimdan)
Mühendis-i kürre-i hümayun: Teknik direktör
Gaflet-ü dalaletiye: Kendi kalesine atilan gol
Hiyanet-ül vatan-fir kayme: Şike
Hakimiyyet-ül kürre: Top kontrolü
Krampon-ül deccal-uryan-ül kayb-i kürre: Futbolcunun topu kaybetmesi
Serdar-i kuvva-ül kürre: Takim kaptani
Asakir-i milliye-i devleti Osmaniyye: Türk milli takimi
Vaziyet-ül madara: Tarihi fark
Hezimet-ül yarabbi sükür: Serefli maglubiyet
Sut-ul minare: Havadan atilan top
Zamane-i yekun-u kürre-i cihad: Topun oyunda kaldigi süre (2 dakika)
Zamane-i fuzuliyye: Bosa gecen zaman
Biserefiye-i tribün-ül sarih: Acik tribün
Cihad-ül kuvva-i milliye: Milli mac
Akibet-ül cihad ya seydi: Uzatma dakikalari
Vaziyyet-ül hararet: Karambol
Seyh-ül divan-ül kürre-i hümayun: Futbol federasyonu başkani
Ulema-i rezil-i rüsva: Spor yazari (veya skoru yazan)
Cihad-ül reis-i cumhuriyye: Cumhurbaskanligi kupasi
Cihad-ül vezir-i azam: Basbakanlik kupasi
Vaziyyet-ül kalaba ve istif ül balik-i numerra: Numarali tribün
Muhafazzar-i kal'a: Kaleci
Asakir-i muhafazza-ül satih : Defans oyuncusu
Veled-i rüzigar: Kanat oyuncusu
Asakir-i saha-ül merkeziyye: Orta saha oyuncusu
Cihad-i vallah-ül azim: Kavga
Müfreze-i krampon-ül bomba: Golcüler
Reis-ül tekke-yi kurre-i hümayuniyye: Klüp baskani
Gariban-i umumiyye: Taraftar
Gariban-i gurbet: Gurbetci taraftar
Mudr-i terbiyye-i bedeniyye ya sehr-i Istanbul: Istanbul GSGM genel müdürü
Defterdar-i cihad-ül kürriye: Hakem
Sancaktar-i hatt-ül saha: Yan hakem
Sur-ül düttürü: Hakem düdügü
Sükun-u mahser: Yenilen gol sonrasi sessizlik
İsyan-i garibaniyye: Kötü tezahürat
Tezahür-ü cümle-i cemaat: Toplu tezahürat
Reis-i imam-i cemaatiyye: Amigo
Ceza-i serriye aman yarabbi: Penalti
Vaziyyet-ül hüzzam velakin Allahüm Rabbena ve Insallah vaziyet-i zafer-i kuvva-i aliye sehr-i Istanbuliyye : 1 gol Istanbul'da turu getirir mi ?
La havle ve la kuvveten: Yenilen gol
Alllaaaaaahhhh: Atilan gol
Darbe-i müstehcen: Faul
Taaruz-u aleyküm selam: Kontra atak
Cenazi-i mefta-i kürre: Ölü top
Sut-ul hürriyet: Frikik
Taaruz-u fevkal beser: Mükemmel atak
Ferman-i kehribar: Sari kart
Ferman-i ahmer: Kirmizi kart
Taaruz-ul beles: Ofsayt
Kabe-i hürriye-i hümayuniyyeh sahane: Stadyum
Divan-i krampon-ül deccal-i üryan-ül mafis kaabiliyet: Yedek kulübesi
Hareket-ül rabiya-il kusuriyye: 9 kusurlu hareket
Darbe-i mabad: Teknik direktörün kovulmasi
İblis-i vesvese: Basin
Harabet-i kürre-i feza: Hava topu
Cinsiye-i defterdar-i cihatül kürriye na mümkün: Ibne hakem
Krampon-ül deccal-u uryan: Futbolcu
Akibet-ül hüzzam : Elenme
:) TL'ye itibar nasıl kazandırılacak?
* Türk Lirası'ndan bahsedileceği zaman başına "sayın" konacak. Gerekirse paramızın adı değiştirilip "Türk LirAĞAsı" olacak.
* Psikolog Acar Baltaş acele Merkez Bankası'nın başına geçirilip TL'ye yoğun terapi uygulanacak. Kendine güveni geri kazandırılacak. Dolardan eksiğinin olmadığına hatta fazlası olduğuna ikna edilecek.
* Seferberlik ilan edilecek. Eli ispirtolu kalem tutan herkes bulduğu Dolar ve Mark'ın sonuna 3 sıfır ekleyecek. Ayrıca üstlerindeki resimlere sakal bıyık yapacak. Sakal ve bıyıklı olan resimlerin ise dudakları boyanacak. TL'nin sonundaki sıfırlar da çamaşır suyu ile silinecek
* Çarşı girişlerindeki duvarlara "Burada Türk Lirasıyla alışveriş yapmayan eşşektir" yazıları asılacak.
* Düğünlerde havalara artık TL saçılacak. Memeliklerine Dolar sıkıştırılan dansöz tokadı basacak..
* TL banknotla kokain çeken bağımlılara ucuz kokain temin edilecek.
* Döviz büfeleri sosisli sandviç, kaşarlı tost satan büfeler haline dönüştürülecek.
* Esnafın dükkanlarındaki "peşin satan-veresiye satan" figürlü resimler "TL'yle satan - Dolarla satan" olarak değiştirilecek.
* TL ile borcu olanın borcu silinirken dolarla borçlananlara kur 2,5 milyon olarak uygulanacak.
* Dağlara taşlara "1 Türk Lirası dünyanın parasına bedeldir. Ne mutlu TL kullanıyorum diyene" yazılacak.
* Amerikan Merkez bankasının yetkilileri Türkiye'ye çağırılıp "Kardeşim paranıza söz geçirin, bizimkinin moralini bozuyor" denerek yardım istenecek
* Dolar'la maaş isteyenler yakalanıp tüye ve katrana bulanarak şehir meydanlarında dolaştırılacak. "Bir daha döviz istersen döveriz" şeklinde uyarılacak.
* TL banknotlar dikdörtgen değil elips, eşkenar üçgen, yıldız gibi şekillerde basılacak. Böylece TL'miz dünyada tek olacak. İtibarın kralını görecek.
* Okullarda Yerli Parası Haftaları düzenlenecek. Öğrenciler sınıflarda TL ile aldıkları abur cuburları yiyerek haftayı kutlayacaklar.
* Parayı buruşturup önlüğüne tıkan pazarcılardan cebinde taşıyanlara kadar herkese ceza kesilecek. TL'yi baş hizasında hatta üzerinde taşıma zorunluluğu getirilecek.
* Nefesi kuvvetli hocalar tutulup "TL çıksın Dolar düşsün" dualarına çıkılacak.
* TL basan kalpazanlara Türk Lirası'na olan inançlarından ötürü plaket verilecek.
* Halk arasında söylentiler üretilerek TL'ye destek verilecek. Yabancı paralar gözden düşürülecek. "Arka arkaya 40 alışverişini TL ile yapanın bütün istedikleri oluyormuş. Düğünde TL takılan çift mutlu mesut yaşıyormuş. Üstüne dolar takılan gelin damat gerdek gecesi kavga ediyormuş. Doları yastık altı yapan yattığında korkulu rüya görüyormuş. Dolar kanser, mark AIDS yapıyormuş. Sterlin taşıyanın çocuğu olmuyormuş" söylentileri kulaktan kulağa yayılacak.
* "TLvole" isimli bir magazin programı hazırlanacak ve tüm kanallarda gösterilecek. "Dolar Mark'la yaşıyormuş. Sterlin Frank'tan çocuk aldırmış" gibi haberlerle "namuslu TL" imajı yerleştirilecek.
* Bunların hiçbiri işe yaramazsa pul olan paramızın değerini artırmak için tedavüldeki tüm TL'ler toplanıp yakılacak. Üç beş tane bırakılıp elimizi öpen koleksiyoncuya yüksek fiyatla satılacak
|
|
|
|
|
|
|
|
|