Hz. Âişe (r.anhâ) anlatıyor:
- Ben kabir azâbının ne olduğunu bilmiyordum. Bana bir Yahudî kadın geldi ve bir şey istedi; verdim. Şu duâyı yaptı:
-Allâh seni kabir azâbından korusun.
Onun bu sözü, Yahudî milletinin bâtıl sözlerindendir; sandım. Resûlullâh (s.a.v) geldi; durumu anlattım; şöyle buyurdu:
- “Kabir azâbı haktır. Kabir azâbından Allâh’a sığınmak her mü’min için vâcibdir. Sonra, kabre girmeden önce iyi işler yaparak, kabir için hazır olmalı. Çünkü dünyâda iken kabre hazırlık yapmak kolaydır. Kabre girildikten sonra, bir iyilik yapmak için izin istenir; ama verilmez. O zaman hasret ve nedâmet içinde kalır.”
Akıllı olan kimsenin ölüler üzerinde düşünmesi gerekir. Ölüler, iki rek‘ât namâz kılmak, bir defa olsun “Lâilâhe illallâh, Muhammedün Resûlullâh” (Allâh’tan başka ilâh yoktur; Muhammed (s.a.v), Allâh’ın Resûlüdür) demek için izin isterler. Bu izin onlara verilmez. Yâhud bir kerecik Allâh’ı tesbîh için zaman isterler. Müsâade edilmez.
Onlar, sağlara hayretle bakarlar. Günlerini nasıl boşa geçirdiklerine şaşarlar.
Ey kardeşim! Günlerini boşa geçirme. Çünkü o günler, senin için sermâyedir. Sen onlara sâhib olduğun sürece, kazanç sağlayabilirsin. Âhiret pazarı kesattır. Orada alış-veriş olmaz. Âhiretin kesat pazarına bugün bir şeyler hazırla.
Öyle bir gün gelecek ki; burada tedârik ettiğin şeylerin kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. Bilhassa izzet günü için, burada o kıymetli şeylerden çoğaltmaya bak. Öyle bir gün gelecek ki; hiçbir iş yapmaya gücün yetmeyecek.
Allâhü Te‘âlâdan dileğimiz; fakirlik ve ihtiyâç günü için hazırlık yapmayı bize ihsân eylesin, iyilik yapmak için, bu âleme dönmek isteyip de dönemeyenler zümresinin durumundan bizi uzak kılsın. Ölüm acılarını bize ve bütün müslümânlara kolaylaştırsın.
AMİN ECMAİN ...
AŞK ve DUA ile ..