Cenâb-ı Rabbü’l Âlemîn Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle buyuruyor:
Nefsini tezkiye et (arındır)
Kim, Rabbinin huzûrunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.
Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvâsını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini tezkiye eden muhakkak kurtuluşa ermiştir.
İbn Ebi’d-Dünyâ Hz. Ebû Bekir Sıddîk (r.a.)’in şöyle dediğini naklediyor:
“Allah'ın rızâsını kazanma uğrunda nefsini kızdıranı Cenâb-ı Hakk gazabından emîn kılar.”
El-Hilye isimli kitâbda Sabit b. Haccâc rivâyet ediyor ki:
Ömer b. Hattâb (r.a.) şöyle demişti:
-Tartılmadan önce nefislerinizi tartınız, hesâba çekilmeden nefislerinizi muhasebeye tâbi tutunuz. Bugün nefislerinizi hesaba çekmeniz yarın hesaba çekilmenizden daha kolaydır. O en büyük arz günü için takva ve iyi amellerle süsleniniz. Evet, o öyle bir gün ki Allah o gün hakkında şöyle buyuruyor:
“O gün (huzûra) arzolunacaksınız. Öyle ki size ait hiçbir sır gizli kalmayacaktır.”
Enes b. Mâlik (r.a.) anlatıyor:
Bir gün Ömer b. Hattâb (r.a.) ile birlikte sokağa çıktım. Kendisi bir bostana girdi, aramızda duvar vardı. Kendi kendine: “Ey Mü’minlerin Emîri! Vallahi ya Allah'tan korkarsın ya da Allâh sana azâb eder” diye söylendiğini duydum.