Hadîs-i şerîfte Peygamber (s.a.v.) Efendimiz hazretleri, Hazret-i Âişe (r.anhâ) annemize hitâben (onun şahsında bütün kadınlara) şöyle buyurdular:
“Ey Âişe! Her hangi bir kadın diliyle kocasına eziyet eder (ve onu incitirse), mutlaka Allâhü Te‘âlâ hazretleri de kıyâmet gününde onun dilini yetmiş zir‘a uzatır ve boynunun arkasına dolandırıp bağlar.
Ey Âişe! Herhangi bir kadın, Rabbi için namâz kılar (namâzdan sonra) kendi için duâ ettikten sonra kocasına duâ ederse; onun namâzı yüzüne çarpılır, tâ ki önce kocasına sonra da kendisine duâ edinceye kadar...
Ey Âişe! Herhangi bir kadın ölüsüne üç günden fazla ağlarsa, Allâhü Te‘âlâ hazretleri, onun amellerini mahvedip siler...
Ey Âişe! Herhangi bir kadın, ölünün üzerine ağıt yakıp sesli ağlarsa, Allâhü Te‘âlâ hazretleri kıyâmet gününde o kadının dilini yetmiş zir‘a uzatır ve kadını kendisine tâbi olan diğer kadınlarla beraber cehenneme sevk eder.
Ey Âişe! Herhangi bir kadının başına bir musîbet gelir de, yüzünü tokatlar, elbisesini parçalarsa cehennem ateşinde, Lût Aleyhisselâmın ve Nûh Aleyhisselâmın (kâfir olan) hanımları ile berâber olur. Ve bu kadın, kıyâmet gününde bütün hayırlardan ve şefaat edicilerin şefaatından ümîdsiz olur.
Ey Âişe! Herhangi bir kadın (ağlamak, feryât ve figân etmek için ya da mezarlarla böbürlenmek için) mezarlıkları ziyâret ederse mutlaka Allâhü Te‘âlâ hazretleri ona la‘net eder. Yaş ve kuru olan her şey ona la‘net okur; tâ ki o kadın evine dönünceye kadar la‘net onun üzerine yağar. Mezarlıkları ziyâret edip orada ağlayan kadın, ertesi gün aynı saate kadar, Allâh’ın gazabında, hiddet ve kızmasında olur. Ve eğer o vakit içerisinde ölürse bu kadın cehennem ateşindedir.”
Ey Âişe! Cebrâil Aleyhisselâm, bana kadınlar hakkında o kadar vasiyette bulundu ki, ben kadınları boşamanın haram olacağını zannettim!
Ey Âişe! Kocasının (suçlu bulup haklı olarak) boşadığı her kadının ben hasmı (ve düşmanı) yım!
Ey Âişe! Herhangi bir kadın kocasından hâmile kalsa, hâmile kaldığı zaman (dan itibâren) mutlaka onun için, gündüzleri oruç tutmuş, geceleri sabaha kadar namâz kılmış, ibâdet etmiş ve Allâh yolunda savaşmış gâzînin ecri ve sevâbının bir misli vardır.
Ey Âişe! Herhangi bir kadına doğum sancısı gelir, her sancı vuruşunda ve her çocuğunu emzirişinde bir köle âzâd etmiş sevâbı verilir.
Ey Âişe! Kadın kocasından mehrini hafîfletirse, mutlakâ ona mebrûr (tam, mükemmel ve kabûl olunmuş) bir hac, makbûl bir umre sevâbı vardır. O kadının, eski yeni, gizli âşikâr, önceki sonraki, hatâ ile işlediği ve bilerek kasten yapmış olduğu her türlü günâhı bağışlanır. Böyle bir kadının ilk ve son, büyük ve küçük bütün günâhları affedilir.
Ey Âişe! Bir kadının kocası olur da, kadın da kocası tarafından kendisine gelen eziyetlere sabrederse, bu kadın Allâh yolunda kanlara bulanmış ve şehîd olmuş gibidir. O kadın, Allâhü Te‘âlâ hazretlerinin Kur’ân-ı kerîmde övmüş olduğu şu kadınlardan olur:
“Bütün müslimler ve müslimeler, mü’minler ve mü’mineler, kânitler ve kâniteler, sâdıklar ve sâdıkalar, sâbirler ve sâbireler, hâşi‘ler ve hâşi‘alar, mütesaddıklar ve mütesaddıkalar, sâimler ve sâimeler, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allâh’ı çok anan zâkirler ve zâkireler, hep bunlara Allâh, bir mağfiret ve bir büyük ecir hazırlamıştır!”