Müslüman, her bakımdan örnek insan demektir. Her işinde Allah'dan korkar, titrer. Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işleri yapmak için çırpınır. Sabredici, affedicidir. Her geçimsizlikte, sıkıntıda kusuru kendisinde görür. Her işte Allah'ın rızasını düşünür. Kimseyle münakaşa etmez. Kalbleri Allahın evi bildiği için bir kalbi incitmekten çok korkar. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir müslümanı haksız yere incitmek, Kâ'be'yi yetmiş kere yıkmaktan daha günahtır).
Konuşmaları ve hareketleriyle veya herhangi bir sebeple başkasının kalbini kıran kimse, dünyada huzursuz olduğu gibi, âhırette de, bu günahı sebebiyle Cehenneme atılır. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamet gününde ümmetimin müflisi şu kimsedir ki, namaz, oruç ve diğer ibâdetleriyle gelmiştir. Fakat birisine sövmüştür, birisine iftira etmiştir, birinin malını yemiştir, birinin kanını dökmüştür. Yaptığı bu zulümlere karşılık, hak sahiplerine sevapları verilir. Sevâpları bitince, hak sahiplerinin günahlarını yüklenir ve Cehenneme atılır).
Her ne şekilde, olursa olsun kalb kırmaktan son derece kaçmalıdır. İmâm-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Kalb, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mü'min olsun, kâfir olsun, hiç bir insanın kalbini incitmemelidir! Çünkü, kâfir olan komşuyu da korumak lâzımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! Allahü teâlâyı en ziyade inciten şey küfürdür. Küfürden sonra kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Çünkü, Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların hepsi, Allahü teâlânın kullarıdır. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin her insanın, biricik mâliki, sahibi olan Allahü teâlânın şânını, büyüklüğünü düşünmelidir).
Her müslüman, herkesin iyi olmasını ister. Kendisini kusurlu görür, başkalarının kusursuz olmasını ister. Bunun için herkese iyiliği tavsiye eder. Bu tavsiyeyi hal ile de yapar. İslâm'ın güzel ahlâkına uyarak örnek olur. Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyi incitmemek, kalbini kırmamak, malına, ırzına göz dikmemek, kanunlara karşı gelmemek müslümanlık icabıdır.
İslâmiyetin emirlerini, yasaklarını beğenmiyen kimseler, iyiyi güzeli anlayamayan zavallılardır. Bunlara acımalı, anlayabilecekleri bir lisan ile, iyiyi, kötüyü ve güzeli, çirkini bildirmelidir! Münakaşa etmek, dostluğu giderir. Düşmanların çoğalmasına sebep olur. Fitne çıkarmamalı, dost ile de, düşman ile de tatlı konuşmalı, herkese güler yüzlü olmalıdır! Gıybet ederek, lâf taşıyarak kalb kırmak, fitneye sebep olur. Fitne ise büyük günahtır. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
(Fitne çıkarmayınız! Söz ile çıkarılan fitne, kılıç ile olan fitne gibidir. Zâlimlere, fâcirlere insanları çekiştirmekten, yalan ve iftira söylemekten hasıl olan fitne, kılıç ile yapılan fitneden daha zararlıdır).
Dargın durmak da kalb kırılmasına sebep olur. Kendine zulüm edenleri affetmeli, bu sebeple ona karşılık vermemeli ve ona darılmamalıdır! Dargın ise hemen barışmalıdır. Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Mü'minin mü'mine üç günden fazla hicr etmesi (dargın durması) helâl olmaz. Üç geceden sonra ona gidip selâm vermesi vâcib olur. Selâmına cevap verirse, sevâbta ortak olurlar. Vermezse, günah ona olur).
(Sana darılana git, barış! Zulüm edeni affet! Kötülük edene iyilik et!).
Kendimiz yüzde yüz haklı bile olsak, eğer karşımızdaki mü'min özür dilemişse, özrünü kabul etmelidir! Çünkü hadîs-i şerifte: (Müslüman kardeşinin özrünü kabul etmemek, günah olur) buyuruldu. Özrü kabul etmek ve kusurları affetmek, Allahü teâlânın sıfatlarındandır. Özür beyan eden müslüman kardeşinin özrünü kabul etmemek, sû-i zan olur. Müslümana sû-i zan ise caiz değildir. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
(Sû-i zan etmeyiniz! Sû-i zan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayınız, kusurlarını görmeyiniz, münakaşa etmeyiniz, haset etmeyiniz, birbirinize düşmanlık etmeyiniz, birbirinizi çekiştirmeyiniz, kardeş gibi sevişiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulüm etmez, yardım eder. Onu kendinden aşağı görmez).
Karşımızdaki insanı kendimizden aşağı görmek kibirlenmek olur. Kibir ise, büyük günahtır. Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kalbinde zerre kadar kibir olan, Cennete giremez).
(Allahü teâlâ buyuruyor ki, kibriya, üstünlük ve azamet bana mahsustur. Bu ikisinde bana ortak olanı Cehenneme atarım, hiç acımam).
(Önceki ümmetlerde kibir sahibi birisi, eteklerini yerde sürüyerek, yürürdü. Gayret-i ilâhiyyeye dokunarak, yer bunu yuttu).
(Allahü teâlâ, tevazu üzere olmağı bana emir eyledi. Hiçbiriniz, hiçbir kimseye tekebbür etmeyiniz, büyüklenmeyiniz!)
Kalb kırıcılığı, geçimsizliği sebebiyle idare edilenlerden, zoraki ikram edilenlerden olmamalıdır. Hadîsi-şerîfte buyuruldu ki:
(Kıyamette, en kötü yerde bulunacak kimse, dünyada zararından korunmak için ikram olunandır).
Kalb kırmağa sebep olan kötü huylardan biri de münakaşadır. Hadîs-i şerifte, (Haklı bile olsa, münakaşadan vazgeçmedikçe, kişinin îmânı tamam olmaz), buyuruldu. Sert ve kına konuşmaktan kaçmalıdır. Hadîs-i şerifte, (Allahü teâlâ her zaman yumuşak söylemeyi sever) buyuruldu. Her çeşit kötü huydan uzak durmalıdır. Hadîs-i şerifde, (Allah katında kötü huydan büyük günah yoktur) buyuruldu. Kötü huyu bırakıp güzel huylu olmağa çalışmalıdır! Peygamber Efendimiz itikadı doğru olan müslümanlar için buyurdu ki:
(Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulüm edenleri affetmek, kendini mahrum edenlere ihsan etmek, güzel huylu olmaktır).
Her çeşit kötülükten kaçarak iyi insan olmalıdır. İyi insan nedir? Peygamber Efendimiz ümmetine hitaben: (İnsanların en iyisi, insanlara iyilik edendir, insanların en kötüsü, insanlara zarar verendir) buyurdu. O halde her müslüman, îmânı düzelttikten sonra, iyi insan olmağa, insanları sevindirmeğe çalışmalıdır. Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir kimse, bir mü'min kardeşini sevindirirse, Hak teâlâ o kimsenin kalbini kıyamet gününde ferahlandırır).
(Her kim dünyada bir mü'min kardeşinin işini görürse, Hak teâlâ, o kimsenin yetmiş işine kolaylık ihsan buyurur. O yetmiş işin on tanesi dünyada, altmış tanesi kıyamet günündedir. Bir kimse, bir mü'min kardeşinin aybını kapatırsa, Allahü teâlâ o kimsenin bütün ayıplarını kıyamet günü kapatır).
YUNUS EMRE der ki :
Bir kez gönül yıktınsa kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet de yüzünü yumaz değil.
Yol odur doğru vara, göz odur Hakkı göre,
Er odur yerde dura, üstten bakan göz değil.
Doğru yola gittinse, er eteğin tuttunsa,
Bir tek hayır ettinse, biri bindir az değil.
Yunus sözleri çatar, balını yağa katar,
Çok kıymetli mal satar, cevherdir o, tuz değil
Müminleri incitmek, kalblerini kırmak. Hadis-i şerifte (Kalb kırmak, Kâbe'yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür) buyuruluyor. İyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemeli. ü teâlâyı en çok inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Büyük zatlar buyuruyor ki:
Hakiki Müslüman hiç gönül kırmaz.
Bilir bundan büyük bir günah olmaz.